Skip to content Skip to footer

ERGENLERDE ÖZGÜVEN GELİŞİMİ

Ergenlerde Özgüven Gelişimi

Özgüven, bireyin kendisini değerli ve yeterli hissetmesi yani kendisinden memnuniyet duymasıdır. Kişinin bu memnuniyeti, çevresiyle ilişkilerine de yansır ve bu sayede değerin karşılıklı hale gelmesi sağlanabilir. Birey önce kendisine yönelik olumlu duygular beslemeyi öğrenmelidir, kendisini olumlu duyguları hak eder bulan birey, çevresiyle paylaşımlarından da doyum sağlar ve iyi hisseder.

Çocuk, doğduğu veya dünyayı tanımaya başladığı ailede, kendisine yönelik hangi tutumlar içerisinde büyüdüyse buna göre dünyasını şekillendirmeye başlar. Desteklenen, sevgi ve ilgi ihtiyacı karşılanan, kendisini değerli hisseden, ailesi tarafından kabul gören çocuk, erişkinlik dönemine kendisini seven ve değerli hisseden olarak başlar, bunlar da çocuğun kendisine güven duymasına kaynaklık eder.

Küçük yaşlardan itibaren bazı tercihlerde bulunma, seçim yapma gibi ihtiyaçlarımız ortaya çıkar. Çocuklar da, benliklerinin farkında olmaya başladıklarından itibaren sorular sormaya ve cevaplarını bulmaya çalışırlar, bu cevapların karşılığını da en güvendikleri kişiler yani anne ve babalarında ararlar. Bu nedenle anne ve baba, bir çocuğun özgüven gelişiminde oldukça önemlidir. Bazen özellikle de babalar, çocukların özgüveninin desteklenmesi konusunda annelerden daha önde olabiliyorlar. Çünkü çoğunlukla anneler yaşanabilen olumlu veya olumsuz birçok durumda, babalara oranla daha duygusal yaklaşma eğiliminde olabiliyorlar. Peki ebeveyn veya bakım veren, çocuğa nasıl davranmalıdır?

AİLELER NELER YAPABİLİR?

  • Ebeveynler genellikle çocuk ve çocuklarından beklenti içerisinde olabiliyorlar, bu beklentiler çocuklarının potansiyellerine göre olmalı, gerçekdışı olup olmadığı değerlendirilmelidir.
  • Çocuk, sınırların, görev ve sorumlukların belirgin olduğu ve tüm bunların ihlal edilmemesi konusunda özen gösterildiği bir aile ortamında büyütülmeye çalışılmalıdır.
  • Çocuğun sevgi ve değer ihtiyacı karşılanmalı, ailede olumlu duyguların paylaşımının yeterince yapılıp yapılmadığına bakılmalıdır.
  • Çocuğun okul hayatında başarabildiği dersler kadar, başaramadığı yetersiz kaldığı alanlarda elbette olacaktır. Bu durumlarda, çocuğun başarılı olduğu alanları ön plana çıkarmaya ve bunun gelişimini desteklemeye özen gösterilebilir. Çocuğun başarısızlık gösterdiği derslerdeki problemlerinin ne olduğunu da yine ebeveynleri veya bakım verenleri çocukla konuşarak, çocuğu gözlemleyerek bulabilmeli ve bunun için ne yapabilecekleri aile içerisinde konuşulabilmelidir.
  • Çocuklar elbette yaşadıkları güzellikler kadar sorunlarda yaşayabilirler, çocuk bir sorunla karşılaştığında ebeveynleri olarak çocuğun sorunu tanımasına ve bununla kendisinin de baş edebileceğine inanmasına izin verebilmelidir. Çocuk, sorunu karşısına alabilmeyi öğrenebilmelidir.
  • Çocuklar, ebeveynlerinden gördükleriyle öğrenmelerini sağlarlar. Aileler, problem çözme becerilerini, çocuklarına göstermeye çalışabilir. Çocuklar, problemlerinin üstesinden gelmeye çalışırken, ebeveynlerin gözden kaçırmaması gereken nokta, ‘Çocuklar her zaman ebeveynlerinin arkasında durduklarını bilmeye ihtiyaç duyarlar’. Bu nedenle çocuktan görünmez ama hissedilir desteği esirgememeye özen gösterilmelidir.
  • Çocukları başarısızlıklarla karşılaştıklarında, ebeveyn veya bakım verenleri tarafından bazen tekrar denemeye cesaretlendirebilmeli, bazen de durumu olumsuz haliyle kabul etmelerine yardımcı olunabilmelidir.
  • Çocuklar, duygularını tanıyabiliyor mu? Aile içerisinde konuşulabilir. Ailede herhangi bir problem oluştuğunda mutlaka aile üyeleri arasında küçük toplantılar yapılarak, konu hakkında her üyenin duygu ve düşüncesi paylaşılarak, birbirlerinin ne düşündükleri ve hissettiklerinden haberdar olmaları sağlanabilir.
  • Çocuklar, haklı oldukları durumlarda haklılıklarını gerekçeleriyle birlikte duymalı, haksız oldukları durumlarda da yine yapılan hatanın nasıl telafi edilebileceği üzerine ebeveynleri veya güvendikleriyle konuşulabilmelidir.

Yorum Yap